Ocak 29

keyifli bir yazı

işe yeni girmişim o yıllarda, taşındığımız evde de şofben yok. benim soğuk suyla yıkanmaktan, ya da tencerede su ısıtmaktan zifrim sikilmiş ama derim kalınlaşmış resmen lan. kışın göbeğinde dalıyorum buz gibi suya umurumda değil fok balığı gibi olmuşum, buzulların üzerinde güneşlenip, göbeğimi kaşıyıp el çırpacak kıvama gelmişim. her zaman söylerim, insan acayip bir makina amına koyiim her şeye alışıyor. neyse ben ilk maaşla koşa koşa gidip spotçudan ucuz yollu bir elektrikli şofben aldım. spotçu olduğu için servis falan yok haliyle, çağırdım bi elektrikçi geldi taktı şofbeni, kaçarak gitti. hemen attım kendimi suyun altına, bi sik ısıttığı yok tabi aslında, zaten ip gibi de azıcık bir su akıyor ordan ama tencereden maşrapayla su dökünmekten bin kat daha konforlu tabi o an bana. ben suyun altında oynaşırken musluğa gidiyor elim ve sürpriz, sağlam bi silkeleniyorum, elektrik çarpıyor beni, hay amına koyiim. adam nasıl taktıysa hacı o şofbeni, duş açıkken bütün ev voltaj manyağı oluyor, duşun altındaki de çarpılıyor, mutfaktaki musluğu açan da çarpılıyor, herkes çarpılıyor amına koyiim. biz artık çükümüzle amper ölçecek hale geliyoruz çarpılmaktan, uyurken götümüze 100 mumluk ampul tak, cavlım cavlım yanar, o kıvamdayız. lan öyle bi stres ki, düşün, girmişsin suyun altına kafanı şampuanlıyorsun, aynı zamanda her an gelebilecek o sarsıntıyı bekliyorsun, ve geliyor da orospu çocuğu, başlıyorsun banyoda sabunlu sabunlu breakdance yapmaya. millet banyoda 31 çeker sen voltajla zirveye çıkıyorsun. artık bi gün akımı keseyim falan diye kendi bildiğimce ufacık yeşil bi leğen vardı, onu aldım koydum küvete, içine girip öyle açtım duşu. leğen o kadar küçük ki iki ayağım birden zor giriyor içine. duşun musluğunu da açıp kapatırken bulaşık eldiveni takıyordum çarpılmayayım diye. orda ölüp gitsen o an sahneye bak amına koyiim, banyoda çırılçıplak adam, ayakları sik kadar yeşil küvetin içinde ellerinde bulaşık eldiveni. bildiğin sapıkça lan, rezilliğe bak. cenaze namazını bile kılmazlar yeminle. atıp çukura gömerler öyle leğenle, eldivenle.

https://eksisozluk.com/entry/27821218

Category: Genel | No Comments »
Ocak 29

keyifli bir hikaye

benim kediyi veterinere götürdük geçen hafta, cebimizdeki son paramızı da vericez ibnekar için. taksi paramız bile yok, arkadaş geldi aldı sağolsun arabayla. neyse girdik içeri, benim manyak zaten veteriner görünce delleniyor. işemeli sıçmalı dejenere partiye çevirdi içerisini. benim ellerimde ısırmasın çizmesin falan diye takılan o kocaman eldivenler, kan ter içinde kedi kovalıyorum odada, benimki bi yandan sıçıyor, bağırıyor, işiyor koşturuyor falan içerde, peşimizde de elinde iğnesiyle veteriner kızımız. yok, baş edemiyoruz pezevenkle. o sıra içeri bir ana kız girdi, kızın da kucağında bir kedi. üçü de bok gibi para kokuyorlar. kızın adı ılım. ılım 16-17 yaşlarında, ılımdan güzellik akıyor. ılım ağır bir kız, çok yüz göz olmuyor bizimle, annesi anlatıyor bize ılım’ı, ılım “evet, o mükemmellik benim” der gibi bakıyor sadece. ılım’ın kucağında sinba var. ılım’ın kedisi. kedi o kadar vakur duruyor ki, bırak kutuyla taşımayı, taht olsa tahtla getirirsin veterinere. sinba ılım’ın kucağında, pencereden uzaklara bakarken veteriner yapıyor aşısını, dönüp bakmıyor bile sinba, bir “of ulan” bile demiyor, öyle mağrur. fransız sanat filminden bir sahne gibiler içeride. dönüp benim kediye bakıyorum sonra, adı haydar, 10 yaşında, bir dişi kırık, nefes nefese bokun sidiğin ortasında yatmış bana bakıyor, ben elimde koca eldivenler kan ter içinde mal mal dikiliyorum orda. haydar benden utanıyor ben haydar’dan o an. boynumuzu büküp çıkıyoruz veterinerden. “amına kodum sinba’sı” diye mırıldanıyor haydar.

https://eksisozluk.com/entry/48614294

Category: Genel | No Comments »
Ocak 25

Pazar günü keyfiniz kaçmasın diye ne yapmamalı

bugün hava güzeldi istanbulda. çıkıyim bi geziyim hava alıyim okullar da tatil millet zktirip gitmiştir yollar boştur diyodum kendi kendime. hazırlandım çıktım, üsküdarda bir arkadaşımla oturup şirket kurmak için fikir alışverişinde bulunalım demiştik. e5 e yaklaşırken baktım ki e5 in anası ağlamış, herkes duruyo öylece, kimse terketmemiş a.q. istanbulunu. maltepe den verdim kendimi arka tarafa içerenköye doğru arka yollardan, sonra ordan e5 kadıköy sahil yolu üsküdar, bi trafik bi trafik. insanlar kaldırıma sığmıyor. üsküdar merkeze vardım, otoparklarda yer yok. her neyse lafı uzatmıyorum, uzun lafın kısası bu şehirde keyfin kaçmasın istiyosan pazar günü evinden çıkma.

Category: Genel | No Comments »